Tarih Boyunca Kemaliye (I) |
- GeZGiN
- Konu yazarı
- Çevrimdışı
- Yönetici
Az
Çok
- İletiler: 2
- Size teşekkür edenler: 0
12 yıl 2 ay önce #51
Yazan: GeZGiN
Kemaliye (Egin) çevresinde yerleşen ilk unsurların Kafkasya üzerinden Anadolu'ya inen Orta Asya Türkleri olduğu hususunda ortak bir kanı vardır. Türk boylan Fırat yolunu izleyerek hayvancılığa en uygun yaylalarda yerleşmiş olmaları bu kanıyı kuvvetlendirmektedir. Egin kenti, ilk ve orta çağlarda bazen yerli serdergeler, İran ve Romalılar arasında el değiştirerek yönetilmiştir. V. yy Pers dönemi, VI. yy'da Bizans dönemidir. IV. yy'da Sasaniler'in eline geçti. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılışı ile Bizans toprakları içinde kalan Egin, VII. yy'da Arap saldırısına uğradı. İslâm-Arap egemenliği XI. yy'a, Alpaslan'ın 1071 tarihli Malazgirt Zaferi'yle bölgeye yerleşmesine kadar sürdü. Bu dönemin karakteristik niteliği, Bizans ve Arap kültürünün bölgeye hakim oluşudur.
Türk boylarının Anadolu topraklarına ilk akınları 1015-1016 yıllarına rastlar. Fırat bölgesine yürümeleri, Malatya, Harput gibi önem arz eden kentleri zapt etmeleri de 1058 yılıdır. Bu tarihlerde Türk toplulukları bölgeye yerleştirilmiştir. Bölge daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlı Devleti ve Akkoyunluların egemenliği altında yönetildi. Bu dönem içinde egemen olan yerler arasında Egin de vardı. Bu dönem çok sıkıntılı geçmiş, insanlar göçe zorlanmıştır. Timur istilasından sonra, Çelebi Mehmed döneminde (1413-1421) Osmanlı topraklarına katıldı. Bu tarihten sonra kent, "Egin" adını aldı. Bu tarihte başlayan Osmanlılar döneminde Egin adı kentte görülen ticari hayatın canlılığı nedeniyle ünlenmiştir.
Yavuz Sultan Selim, sosyal ve kültürel önlemlere başvurmuş, Kafkasya'dan tehcir (göç ettirme) ettiği aileleri Egin'e yerleştirmiş ve bunlara geçimlerini sağlamak amacıyla İstanbul'da et satışını yönetmeleri için bir ferman vermiştir. Bu ferman metninde, "Egin ve 19 pare köyüne..." deyimi bulunmaktadır.
Daha sonra, IV. Murad döneminde, et kethüdalığının göçü önlemediği görülünce, aynca odun ve kömür kethüdalığı verilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu 18. yy'da çetebaşı kimliğindeki derebeyi ailelerin denetimindeydi. Merkezi denetim zayıflamıştı. Bu dönemde "Egin Voyvodalığı" (Yönetimi), Kemah Beyleri adıyle anılan Sağırzadeler'in elindeydi. Ortalıkta eşkiya baskınları yaşanır. Bu dönemin güvensizlik ortamından Egin de payını alır. Yaylak kışlak bulmak amacıyle Rişvan aşireti ve Dersim eşkiyası Egin için tehlike unsuru olurlar.
Daha sonra Egin, ticarî hayatında görülen parlak durum nedeniyle etkinliğinin artışı nedeniyle, Sivas Eyaleti'ni yöneten Köse Paşa Hanedanı ile, Kemah Beyleri Sağırzadeler arasında voyvodalık mücadelesine konu oldu. 1801 yılında fermansız ve şartnamesiz voyvodalığa getirilen Veli Bey, adamlarıyla birlikte Egin'e baskınlar düzenledi. Aynı eylemlerini 1812 yılında tekrarladı. Egin, 1815 yılına kadar, Veli Bey ve Kemah Beylerinin meydana getirdiği güvensiz ortamla yaşadı. Veli Bey, Anadolu Derebeylik döneminin en tipik örneklerinden biridir. Onun Sırp isyanı ile çakışan önemli ayaklanması Divriği, Egin, Arapgir, Keban, Darende, Akçadağ, Hekimhan çevresini felakete sürüklemiştir.
Egin, Uzun süre Diyarbekir ve Sivas eyaletlerinin Arapgir Livası'na bağlı kaza merkezi olarak yönetildi. 1878'de Memuretül-aziz vilayetinin Elaziz Sancağı'na bağlı bir kaza merkeziydi. Cumhuriyet döneminden önce Elazığ'a, 1926'da da Malatya iline bağlı bir ilçe merkezi yapıldı. Adı, Mustafa Kemal Atatürk'ten esinlenerek 21.10.1922'de Kemaliye olarak değiştirildi. Daha sonra, 11.5.1938 yılında Erzincan ili sınırlarında bir ilçe olarak yönetildi.
Kemaliye'ye yönelik olarak, İslâm ansiklopedisi 4. Cilt 195. sayfasında şu bilgiler verilmektedir: "Egin" adının Ermenice kaynak mânasına agn (akn)'dan geldiği gibi, şehrin de XI. asırda Vaspurakan Ermenilerinden bir gurup tarafından kurulmuş olduğu rivayet edilir (bk. J. Saint Martin, Memoire sur I'Armeie, Paris, 1818, I, 189). Bu havali, ilk ve orta çağlarda bâzan yerli Sergerdeler tarafından idare edilmiş, bâzan da İran ve Roma devletleri arasında elden ele geçmiş (bu civarda eski Roma yollarında bâzı izlere hâlen rastlanmaktadır) ve İslâm hâkimiyetine girdikten sonra da, Selçuklu devletinden daha evvel ve bu devletin zayıflamasını müteakip, mahallî muhtariyete sahip olduğu kısa devirler yaşamıştır. Timur istilâsından sonra, Çelebi Sultan Mehmed devrinde Osmanlı mülküne ilhak edilen Egin, uzun zaman Sivas eyâletinin Arapgir livasına bağlı bir kaza merkezi olarak idare edilmiş, XIX. asrın ilk yarısında Harput'a ve 1878'de Mamuretül'aziz vilâyetine bağlanmıştır.
Türkiye cumhuriyetinin teessüsünden sonra Egin adı, Mustafa Kemâl Paşa'nın ismine izafeten, Kemaliye'ye çevrilmiş ve kaza ise, evvelce El'aziz'e (şimdiki Elazığ) ve sonra Malatya'ya tâbi iken, II Mayıs 1938 tarihli kanun ile, Erzincan vilâyetine bağlanmıştır. Cihannüma ve Evliya Çelebi Seyahatname'si gibi, XVII. asır kaynakları Egin'i, bol meyve yetiştiren bağlık bahçelik bir kasaba olarak zikrederler. Evliya Çelebi, Egin'in Sivas eyaletine bağlı bir kaza olmakla beraber, köylerindeki reayanın tekâlifi örfiyesinin Malatya muhassılı tarafından alındığını, kalesinin Çelebi Sultan Mehmed tarafından emân ile alınmış olup, orada yaşayan 300 kadar Hristiyanın vergiden muaf bulunduğunu kaydetmekte, gerek kalede ve gerekse aşağı şehirde 1.000 kadar üstü toprak örtülü mâmur evleri olduğunu söyler.
Kemaliye (Egin) çevresinde yerleşen ilk unsurların Kafkasya üzerinden Anadolu'ya inen Orta Asya Türkleri olduğu hususunda ortak bir kanı vardır. Türk boylan Fırat yolunu izleyerek hayvancılığa en uygun yaylalarda yerleşmiş olmaları bu kanıyı kuvvetlendirmektedir. Egin kenti, ilk ve orta çağlarda bazen yerli serdergeler, İran ve Romalılar arasında el değiştirerek yönetilmiştir. V. yy Pers dönemi, VI. yy'da Bizans dönemidir. IV. yy'da Sasaniler'in eline geçti. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılışı ile Bizans toprakları içinde kalan Egin, VII. yy'da Arap saldırısına uğradı. İslâm-Arap egemenliği XI. yy'a, Alpaslan'ın 1071 tarihli Malazgirt Zaferi'yle bölgeye yerleşmesine kadar sürdü. Bu dönemin karakteristik niteliği, Bizans ve Arap kültürünün bölgeye hakim oluşudur.
Türk boylarının Anadolu topraklarına ilk akınları 1015-1016 yıllarına rastlar. Fırat bölgesine yürümeleri, Malatya, Harput gibi önem arz eden kentleri zapt etmeleri de 1058 yılıdır. Bu tarihlerde Türk toplulukları bölgeye yerleştirilmiştir. Bölge daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlı Devleti ve Akkoyunluların egemenliği altında yönetildi. Bu dönem içinde egemen olan yerler arasında Egin de vardı. Bu dönem çok sıkıntılı geçmiş, insanlar göçe zorlanmıştır. Timur istilasından sonra, Çelebi Mehmed döneminde (1413-1421) Osmanlı topraklarına katıldı. Bu tarihten sonra kent, "Egin" adını aldı. Bu tarihte başlayan Osmanlılar döneminde Egin adı kentte görülen ticari hayatın canlılığı nedeniyle ünlenmiştir.
Yavuz Sultan Selim, sosyal ve kültürel önlemlere başvurmuş, Kafkasya'dan tehcir (göç ettirme) ettiği aileleri Egin'e yerleştirmiş ve bunlara geçimlerini sağlamak amacıyla İstanbul'da et satışını yönetmeleri için bir ferman vermiştir. Bu ferman metninde, "Egin ve 19 pare köyüne..." deyimi bulunmaktadır.
Daha sonra, IV. Murad döneminde, et kethüdalığının göçü önlemediği görülünce, aynca odun ve kömür kethüdalığı verilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu 18. yy'da çetebaşı kimliğindeki derebeyi ailelerin denetimindeydi. Merkezi denetim zayıflamıştı. Bu dönemde "Egin Voyvodalığı" (Yönetimi), Kemah Beyleri adıyle anılan Sağırzadeler'in elindeydi. Ortalıkta eşkiya baskınları yaşanır. Bu dönemin güvensizlik ortamından Egin de payını alır. Yaylak kışlak bulmak amacıyle Rişvan aşireti ve Dersim eşkiyası Egin için tehlike unsuru olurlar.
Daha sonra Egin, ticarî hayatında görülen parlak durum nedeniyle etkinliğinin artışı nedeniyle, Sivas Eyaleti'ni yöneten Köse Paşa Hanedanı ile, Kemah Beyleri Sağırzadeler arasında voyvodalık mücadelesine konu oldu. 1801 yılında fermansız ve şartnamesiz voyvodalığa getirilen Veli Bey, adamlarıyla birlikte Egin'e baskınlar düzenledi. Aynı eylemlerini 1812 yılında tekrarladı. Egin, 1815 yılına kadar, Veli Bey ve Kemah Beylerinin meydana getirdiği güvensiz ortamla yaşadı. Veli Bey, Anadolu Derebeylik döneminin en tipik örneklerinden biridir. Onun Sırp isyanı ile çakışan önemli ayaklanması Divriği, Egin, Arapgir, Keban, Darende, Akçadağ, Hekimhan çevresini felakete sürüklemiştir.
Egin, Uzun süre Diyarbekir ve Sivas eyaletlerinin Arapgir Livası'na bağlı kaza merkezi olarak yönetildi. 1878'de Memuretül-aziz vilayetinin Elaziz Sancağı'na bağlı bir kaza merkeziydi. Cumhuriyet döneminden önce Elazığ'a, 1926'da da Malatya iline bağlı bir ilçe merkezi yapıldı. Adı, Mustafa Kemal Atatürk'ten esinlenerek 21.10.1922'de Kemaliye olarak değiştirildi. Daha sonra, 11.5.1938 yılında Erzincan ili sınırlarında bir ilçe olarak yönetildi.
Kemaliye'ye yönelik olarak, İslâm ansiklopedisi 4. Cilt 195. sayfasında şu bilgiler verilmektedir: "Egin" adının Ermenice kaynak mânasına agn (akn)'dan geldiği gibi, şehrin de XI. asırda Vaspurakan Ermenilerinden bir gurup tarafından kurulmuş olduğu rivayet edilir (bk. J. Saint Martin, Memoire sur I'Armeie, Paris, 1818, I, 189). Bu havali, ilk ve orta çağlarda bâzan yerli Sergerdeler tarafından idare edilmiş, bâzan da İran ve Roma devletleri arasında elden ele geçmiş (bu civarda eski Roma yollarında bâzı izlere hâlen rastlanmaktadır) ve İslâm hâkimiyetine girdikten sonra da, Selçuklu devletinden daha evvel ve bu devletin zayıflamasını müteakip, mahallî muhtariyete sahip olduğu kısa devirler yaşamıştır. Timur istilâsından sonra, Çelebi Sultan Mehmed devrinde Osmanlı mülküne ilhak edilen Egin, uzun zaman Sivas eyâletinin Arapgir livasına bağlı bir kaza merkezi olarak idare edilmiş, XIX. asrın ilk yarısında Harput'a ve 1878'de Mamuretül'aziz vilâyetine bağlanmıştır.
Türkiye cumhuriyetinin teessüsünden sonra Egin adı, Mustafa Kemâl Paşa'nın ismine izafeten, Kemaliye'ye çevrilmiş ve kaza ise, evvelce El'aziz'e (şimdiki Elazığ) ve sonra Malatya'ya tâbi iken, II Mayıs 1938 tarihli kanun ile, Erzincan vilâyetine bağlanmıştır. Cihannüma ve Evliya Çelebi Seyahatname'si gibi, XVII. asır kaynakları Egin'i, bol meyve yetiştiren bağlık bahçelik bir kasaba olarak zikrederler. Evliya Çelebi, Egin'in Sivas eyaletine bağlı bir kaza olmakla beraber, köylerindeki reayanın tekâlifi örfiyesinin Malatya muhassılı tarafından alındığını, kalesinin Çelebi Sultan Mehmed tarafından emân ile alınmış olup, orada yaşayan 300 kadar Hristiyanın vergiden muaf bulunduğunu kaydetmekte, gerek kalede ve gerekse aşağı şehirde 1.000 kadar üstü toprak örtülü mâmur evleri olduğunu söyler.
Lütfen sohbete katılmak için Giriş ya da Hesap açın.
Sayfa oluşturma süresi: 0.127 saniye